13 Ekim 2014 Pazartesi

İskambil Kağıtları


            Yaşanacaklar, ansızın karşımıza çıkan iskambil kağıtları gibidir. Seçtiğimiz kartın bilmecesi, hayat ile olan mücadelemizin temsilidir. Her bir kartın arkasında dizili iken göremediğimiz astarlı suratlar, karmaşık yarınlar, sevimsiz sonlar, kucaksız kavuşmalar, mübalağasız gerçekler ve yine hepsini kapsayan çatkapı gelecekler… Tahmin yürüttüğümüz sayılar ve semboller, yatırım yaptığımız bünyemizin ve ruhumuzun son halleridir. Kaçışlarla dolu geçmişlere bir nokta arayışı içerisinde sadece bir adet düşünme payı kalmasını isteriz şimdiki zamanda gelecek için ve sonsuzluk için… Hiç kimse inanmaz sonsuzluğa ama herkes inanırcasına yaşar. Gözlerimiz bağlı bilmediğimiz ve görmediğimiz bir bitişin çizgisine öylece koşuyoruz. Bittiğinde ne olacak? sorusuna farklı inanışlardan verilen binlerce yanıt, şahsi kararlılıkların gölgesinde kalan kabullenmez cevaplar vs… Hiç birimiz görmedik hepimiz ebeydik biz bu oyunun başından beri… Bazılarımız saklanan kağıtları gördü bazılarımız kağıtları tahmin etti. Önceden kestiremedik olası ihtimalleri, sadece oyun oynadık bazen kağıtlarla bazen bir parça bez ile ebeyle söbeyle oynadık. Yenilgiler yaşadığımız kumar masasında kağıtların her biri nizami bir şekilde düzenli geldi kimimizin eline, kimine ise dağınık bir şekilde zor ve sıkıntılı toplanmayı bekleyen desteler halinde. Farklar vardı aramızda; desteyi düzenlemeye çalışan kararsız kaldı, yenildi, kazandı ve hatta öldü. Destesi düzenli geleni ise söylememe bile gerek yok; tabir yerindeyse o yaşadı aslında diğeri hep ölüydü. Ah şimdi geldi aklıma bir de bu kağıtları dağıtan her şeye hakim kartın arkasındakileri bile tahmin gücüne sahip o sihirbaz vardı! Peki o nerede bu oyunda? O, kararlılıkla kazananın ve kaybedenin olduğu bu masada sadece olanları analiz ederek olması gerekenleri bilmekle veya yorumlamakla meşguldü. Aslında o bu benzetmelere sığmayacak oyunlar arasında birçok kılığa bürünen bir şahıs; o gözleri bağlı olan değil gözlerindeki bezi yırtıp atandı, o bizim gündelik yaşantımızda arkamızdan duyduğumuz sıradan bir ayak sesinin sahibi veya bizzat o ayakların sahibiydi. Peki sen neresindesin bu oyunun? Kartlar mı sende, yoksa gözlerin mi bağlı hala? E çıkar artık şunu biraz ve kararlılıkla sürdürmeye çalıştığın yaşantına bir göz at veya kartları tahmin etmekten, oynamaktan vazgeç kartları dağıtan o sihirbaz ol.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder